Dejavu Ne Demek? Deja vu Hissine Kapılmanın Açıklaması Nedir?

admin
|

Hayatımızda zaman zaman karşılaştığımız, ancak tam olarak açıklayamadığımız olaylardan biri de dejavu. Dejavu ne demek? diye sorulduğunda, aklımıza gelen ilk şey, daha önce yaşadığımızı sandığımız, ancak gerçekte yeni olan anlardır. Bu gizemli ve bir o kadar da şaşırtıcı fenomen, herkesin en az bir kez deneyimlediği bir durum. Peki, bu tuhaf hissin altında yatan nedir? Sürekli deja vu yaşamak, bizim için ne anlama geliyor?

Dejavu Nedir? Dejavu Ne Demek?

“Déjà vu” kelimesi Fransızca kökenli ve “zaten görülmüş” anlamına geliyor. Bu, bir yerde ya da durumda bulunduğunuzda, daha önce orada bulunmuş ya da o anı yaşamış gibi hissetmeniz demek.

Acaba bu anı daha önce yaşadım mı? diye düşündüğünüz o ilginç anlar, hepimizin başına gelmiştir. Peki bu gizemli durum nasıl oluşuyor? Bilim dünyası bu konuda neler söylüyor?

Dejavu Nedir Aciklamasi Nasildir

Bilim Dünyasının Gözünden Déjà Vu

1928 yılından itibaren bilim insanları bu ilginç fenomen üzerine birçok hipotez geliştirdi. En popüler hipotezler, hafıza ile ilgili olanlar. Mesela, 1941’de Dr. Banister ve Dr. Zangwill’in yaptığı bir deney var: Deneklere bazı şeyler gösterip, bunları öğrenmelerini istediler.

Sonra, hipnoz yöntemiyle deneklerin hafızalarını geçici olarak etkilediler. Hipnoz sonrası, aynı şeyleri tekrar gösterdiklerinde, deneklerin bazıları bu şeyleri daha önce gördüklerini, ama nerede gördüklerini hatırlayamadıklarını söylemiş. Yani bir nevi déjà vu yaşamışlar.

2008 yılında Dr. Cleary’nin araştırması, dejavunun benzerliğe dayalı tanımlama tipi hafıza ile ilgili olduğunu ortaya koydu. 2012’de yapılan bir başka çalışma da, sanal gerçeklik kullanarak, bu tür hafızanın gerçekten de déjà vu ile yakından ilişkili olduğunu gösterdi.

Eğer sanal gerçeklikte gösterilen bir sahne, daha önce gördüğünüz ama tam hatırlayamadığınız bir sahneyle genel hatlarıyla uyuşuyorsa, işte o zaman dejavu hissi yaşanıyor.

Bu araştırmalar, hafızamızın ne kadar karmaşık ve ilginç olduğunu gösteriyor. Belki de bir gün, bu gizemli déjà vu anlarını daha iyi anlayıp, neden bazen geçmişte yaşadığımızı düşündüğümüz anları deneyimlediğimizi tam olarak çözebiliriz.

Beynin Hafıza İle İlgili Hataları ve Déjà Vu

Beynimiz, muhteşem bir yapıya sahip olsa da, kusursuz değil. Hafızamız ara sıra hatalar yapabiliyor, bilgileri bozabiliyor, çarpıtabiliyor ya da silebiliyor. Bu hatalardan biri de “cryptoamnesia” yani şifreli bilinç kaybı. Bu durumda, anılarımızın bir kısmı silinmiş gibi görünse de, aslında beyin içinde belirli bir ölçüde korunuyor.

Karşılaştığımız bir durum bu silik anıyı tetiklediğinde, bu anıyı yeniden hatırlamaya çalışıyoruz. Anı, şu an yaşadığımıza çok benziyor gibi görünse de, aslında farklı olduğu için içinde bulunduğumuz anın da farklı olduğunu düşünüyoruz. İşte bu, déjà vu hissi ile tam olarak örtüşüyor.

Beynin Lobları Arasındaki Zaman Farkı

Dr. Robert Efron ve diğer bilim insanları, déjà vu’nun beyin lobları arasında veri işleme hızındaki mikrosaniyelik farklardan kaynaklanabileceğini öne sürüyor. Beynimizin sol ve sağ lobları gelen verileri işliyor, ancak sol beyin lobunun temporal lobunda sıralama yapılıyor.

Dejavu Ne Demek Nasil Yasanir

Normalde, beyin sol ve sağ loblardan gelen sinyaller arasındaki zaman farkını düzeltip, sinyalleri senkronize ediyor. Ancak bu süreç kusursuz değilse, sinyaller arasında senkronizasyon bozukluğu yaşanabiliyor. Bu, déjà vu algısının bir sebebi olabilir.

Beynimizin iki lobunu birleştiren corpus callosum isimli köprüdeki nöral ağlardaki aksamalar, verilerin zamansal olarak örtüşmemesine yol açabiliyor. Örneğin, aralarında 10 mikrosaniye fark olması gereken iki sinyal arasında 15 mikrosaniye fark oluştuğunda, beyin bunun 10 mikrosaniyesini düzeltebiliyor ama geriye kalan 5 mikrosaniyelik fark, déjà vu hissine neden olabiliyor.

Bu durumda, kişi bir olayı iki kez yaşadığını sanabiliyor. Bu bilgiler, beynimizin karmaşık yapısını ve hafızamızla olan ilginç ilişkisini daha da açığa çıkarıyor.

Rüyalardan Kaynaklanan Sahte Anılar

Déjà vu’nun bir diğer olası açıklaması, rüyalarımızda oluşturduğumuz silik anıların, gerçek hayatta benzer durumlarla karşılaştığımızda bizi yanıltıyor olması.

2004 yılında Alan Brown tarafından yapılan bir araştırma, katılımcıların +’sinin déjà vu deneyimlerinin rüyalarıyla örtüştüğünü, %40’ının ise hem rüyaları hem de gerçek hayattaki deneyimlerle örtüştüğünü ortaya koydu.

Bu, rüyaların hafızamız üzerindeki etkisinin, gerçek hayatta karşılaştığımız olaylarla nasıl kafa karıştırıcı bir etkileşim içinde olabileceğini gösteriyor.

Déjà Vu ve Hastalıklar Arasındaki İlişki

Déjà vu, tarih boyunca çeşitli zihinsel sağlık sorunlarıyla ilişkilendirilmiş. Özellikle şizofreni, anksiyete ve kişilik bozuklukları bu konuda sıkça zikredilmiştir. Ancak bu hastalıklarla olan ilişkisi henüz tam olarak netleşmemiş.

Fakat, yan lop epilepsisi (temporal lobe epilepsy) ile déjà vu arasında doğrudan bir bağlantı keşfedilmiştir. Bu hastalığı inceleyen bilim insanları, déjà vu’nun aşırı nöral elektrik boşalması sonucu ortaya çıkabileceğini düşünüyorlar.

Normalde epileptik olmayan kişiler bile, orta düzeyde epileptik nöbetler geçirebilir ve bu durum hafıza hatalarını tetikleyerek déjà vu’ya yol açabilir.

Ayrıca, déjà vu’nun görülme sıklığı ile 10. kromozom üzerinde bulunan LGI1 isimli bir gen arasında bir ilişki olabileceği düşünülüyor.

Bu geni taşıyan insanlarda, orta düzeyde epilepsi durumunun görülebileceği ve bu durumun déjà vu deneyimlerini etkileyebileceği üzerinde duruluyor. Bu bilgiler, déjà vu’nun sadece psikolojik bir fenomen olmaktan öte, biyolojik ve genetik faktörlerle de yakından ilişkili olduğunu gösteriyor.

Déjà Vu ve Diğer Benzer Fenomenlerin Bilimsel Açıklamaları

Déjà vu, bilimsel olarak açıklanabilecek bir fenomendir ve parapsikoloji gibi sahtebilim alanlarının iddia ettiği doğaüstü veya mistik süreçlerle ilgili değildir. Sinirbilim alanındaki araştırmalar arttıkça, déjà vu gibi daha önce tam olarak açıklanamayan biyolojik olaylar da daha iyi anlaşılıyor.

Örneğin, bazı ilaçların sinir sistemine etkisinin déjà vu deneyimlerini arttırdığı gözlemlenmiştir, bu da besinlerin veya ilaçların sinir sistemimiz üzerindeki etkilerinin bu tür fenomenleri tetikleyebileceğini gösteriyor.

Déjà vu’nun yanı sıra, benzer fakat farklı durumları tanımlayan başka terimler de var:

  • Jamais Vu: Fransızca “asla görülmemiş” anlamına gelir. Karşılaştığınız bir durumu ilk defa yaşıyormuş gibi hissettiğiniz durumu tanımlar. Epilepsi gibi belli durumlarda veya belirli dil bozukluklarında görülebilir. Örneğin, “simit” kelimesini sürekli tekrar ederseniz, bir süre sonra bu kelimenin anlamını yitirmeye başladığını ve artık gerçek bir kelime gibi gelmediğini hissedebilirsiniz. Bu, jamais vu’ya benzer bir deneyimdir.
  • Presque Vu: Kelimenin tam anlamıyla “dilin ucunda”. Bir şeyi hatırlamak üzere olduğunuz ancak bir türlü hatırlayamadığınız durumları ifade eder.
  • Deja Entendu: “Zaten duyulmuş” anlamına gelir. Duyduğunuz bir şeyi daha önce duyduğunuzu düşünme ancak emin olamama durumunu ifade eder.
  • Reja Vu: Yaşanılan bir olayın gelecekte tekrar yaşanacağını düşünme hissini tanımlar.

Bu terimlerin her biri, hafızamızın ve beyin işlevlerimizin ne kadar karmaşık ve şaşırtıcı olduğunu gösteriyor. Gelecekte yapılacak daha fazla araştırma, bu fenomenlerin altında yatan sebepleri daha net bir şekilde ortaya çıkarabilecektir.

Sonuç

Déjà vu, gündelik yaşamımızda sıkça karşılaştığımız, ancak tam olarak anlamını ve nedenlerini çoğu zaman bilemediğimiz bir fenomen. Dejavu ne demek? ve Nedir bu dejavu? gibi sorular, bu gizemli deneyimin sırlarını açığa çıkarmak için bize yol gösteriyor. Sürekli dejavu yaşamak ise, bazılarımız için sıkça rastlanan bir durum olabilir.

Bu yazı boyunca, bu ilginç fenomenin bilimsel temellerini ve psikolojik etkilerini inceledik. Dejavu’nun arkasındaki bilim, sadece hafıza ve beyin işlevleriyle ilgili değil, aynı zamanda günlük yaşamımızdaki birçok faktörle de ilişkili. Bu yolculukta, dejavu’nun sadece bir beyin oyunu olmadığını, aynı zamanda derinlemesine bir keşif süreci olduğunu gördük.